kadın sitesi kadınca örgü dantel

ABD’den Ağrı’ya Gelin Giden Derya’nın Hazin Öyküsü

Amerika’da Kızılderili baba ve Türk anneden dünyaya gelen Yeşilçam yıldızı Derya Arbaş, gencecik yaşında kalp krizinden uykusunda vefat etmişti. İşte onun film gibi öyküsü…

Yeşilçam’ın yeşil gözlü, çocuksu, duru güzeliydi Derya Arbaş. Çocuk yaşta sinema oyuncusu oldu ve şöhreti tattı.

Film çekimi için gittiği Ağrı’da tanıştığı aşiret reisinin oğluyla hemen evlenecek kadar da deli dolu bir kişilikti. Ancak hayat ona da hiç adil davranmadı. Sadece 35 yaşında bir gece uyudu ve bir daha uyanmadı…

Ünlü Bir Aileden Geliyordu…
Derya Arbaş’ın hikayesi, annesinin film gibi hayatıyla başlıyor. Ünlü ressam Avni Arbaş’ın kızıydı Zerrin Arbaş. Babasının yaşadığı Paris’te doğdu ancak doğumu sırasında annesi hayatını kaybetti. Babası ona bakmayı reddedince İstanbul’daki anneannesinin yanına gönderdi.

Zerrin Arbaş büyüdüğünde katıldığı yarışmada güzellik kraliçesi seçildi. Ardından sinema oyuncusu oldu. 1967 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Kızılderili oyuncu Dehl Berti ile evlendi. Bu evliliğin meyvesi olarak 1968 yılında Derya Arbaş dünyaya geldi. Çift, 1973 yılında boşandı.

Çocuk Yaşta Gelen Şöhret…
Derya Arbaş annesiyle büyüdü. Annesinin sinema kariyeri onun da kariyerini belirleyecekti. 1974 yılında annesinin rol aldığı ‘Battal Gazi’nin Oğlu’ filmiyle sinemaya adım attı. Annesinin çocukluğunu canlandırdı.

Derya Arbaş’ın çocukluğu Amerika’da geçti. 15 yaşına geldiğinde ilk önemli rolü için Türkiye’ye dönüş yaptı. Sabahattin Ali’nin ölümsüz eseri ‘Kuyucaklı Yusuf’un sinema uyarlamasında rol aldı. Buradaki ‘Muazzez’ rolü Arbaş’a uğurlu geldi ve peşpeşe film teklifleri aldı. 1986 yılına gelindiğinde artık o da Yeşilçam’ın önemli oyuncuları arasındaydı.

Ağrı’ya Gelin Gitti…
Aynı yıl kariyerinin en önemli filmi sayılan ‘Dilan’ın çekimleri için Ağrı’ya gitti. Film bittikten sonra oradan ayrılsa da, Derya Arbaş birkaç ay sonra filmin yapımcılarından birinin oğlu olan Nihat Polat’ın daveti üzerine tekrar Ağrı’ya döndü. Dilan filminden bir aşk doğmuştu. Amerika’da yaşayan Derya Arbaş, Ağrı’lı Nihat Polat ile kısa sürede nikah masasına oturdu. Zerrin Arbaş bu evliliğe onay vermediği için çift, Antalya’da gizlice evlendi.

Bir süre sonra kocasıyla Amerika’ya gitti. Resim ve heykel eğitimim almaya başladı, kocası da dil eğitimi. Bu evlilikle beraber Arbaş’ın sinema kariyeri duraklamıştı. Üç yıl sonra da kültürel farklılık gerekçesiyle boşandılar.

Hollywood Kıl Payı Kaçtı…
Birkaç yapımda daha rol alan Derya Arbaş, 1991 yılında babasını kaybetti. 1992 yılında ‘Rüzgar Gibi Geçti’ filminin devamı niteliğindeki filmin ‘Bir Scarlett Aranıyor’ seçmelerinde dereceye girdi ancak proje iptal oldu. 1994 yılında Atıf Yılmaz’ın ‘Gece, Melek ve Bizim Çocuklar’ filmi için Türkiye’ye döndü. Bazıları ABD yapımı olan birkaç küçük dizi ve filmde daha oynadı.

Son dizisi Kerem Alışık ile birlikte rol aldığı 2001 yapımı ‘Günah’ dizisi oldu. Televizyoncu ve gazeteci Metin Uca ile bir dönem yaşadığı kısa aşkla gündeme gelen Derya Arbaş, sinemada eski çıkışını bir daha yakalayamadı. Ancak asla vazgeçmedi de. Bunun için “Sharon Stone’un ünlü olması yıllar sürdü. ‘Temel İçgüdü’yü çevirdiğinde 35 yaşındaydı. Hiçbir şeyden korkmuyorum. Yaşamayı seviyorum. Başarmak istediğim çok şey var. Dünya starlarından biri olmak istiyorum. Bunun için de bekliyorum. Evet! Beklemenin sonu yok. Ama Michelle Pfeiffer da tam 10 yıl sonra keşfedilmiş. Benim de acelem yok.” demişti.

Dedesinin Vefatı Sonun Başlangıcı Oldu…
16 Ekim 2003 tarihinde dedesi ünlü ressam Avni Arbaş vefat etti. Derya Arbaş cenazesi için Türkiye’ye döndü. Yeni bir karar almıştı. Kesin dönüş yapıp dedsinin Asmalımescit’teki evinde yaşayacaktı. Bunun için eşyalarını toplamak üzere Amerika’ya geri döndü fakat son yolculuğunu yaptığını nereden bilecekti ki!

20 Ekim günü Amerika’ya döndü ve uçaktan iner inmez yorgun hissettiği için eve gidip hemen uyumuştu. Aslında ölüm uykusuna yatmıştı. Arkadaşı sabah, onun cansız bedeniyle karşılaştı. Acılı annesi Zerrin Arbaş, o günü şöyle anlatır: “Pazar günü dedesinin Asmalımescit’teki evini temizletip eşyalarının bir kısmını yerleştirdi. 2 Kasım’da ABD’ye dönüş bileti vardı. “Anne bileti 20 Ekim’e alıp bir an önce eşyalarımı getireyim.” dedi. 16 saatlik uçak yolculuğunun ardından Greece isimli kızarkadaşı onu havaalanından almış. Eve gittiğinde çok bitkinmiş. Bavullarını koyup yatağına bile gidemeden koltukta yığılıp kalmış. Kızarkadaşı da uyuduğunu görünce gidip yatmış. Sabah da, uykudayken bebeğimin öldüğünü görmüş. Kitap yazacak, dedesi gibi resim ve yeni film projeleri yapacaktı. Çok yazık! Allah kimseye evlat acısı vermesin!”

Zerrin Arbaş aynı hafta içerisinde hem baba hem evlat acısı yaşadı. Kızının ölümü kayıtlara kalp krizi olarak geçti. Medyada çıkan uyuşturucu iddialarına sert tepki gösterdi, yalanladı. Kalp krizinin ailede ırsi olduğunu söyledi.

35 yaşında ansızın vefat eden Derya Arbaş 28 Ekim 2003 günü Los Angeles Oakmood Memorial Park mezarlığında Kızılderili adetlerine göre yapılan törenle ABD’deki babası ve Kızılderili akrabalarının yanına defnedildi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.